Sayfa İçeriği: Babaanne Sözleri Kısa, Babaanne Sözleri Komik, Babaanne Sözleri Ekşi, Babaannem Derdi Ki Sözleri, Babaanne Sözleri Özlü
Değerli büyüklerimizden babaannelerimizin öğüt niteliğinde söylediği sözleri sizler için bu güzel sayfamızda hazırladık. Sayfadaki en güzel babaanne sözlerini istediğin gibi paylaş. Sende yorum yap ya da söz yolla.
Asil azmaz, bal kokmaz. Babaanne Sözü
Sabır kemiğe dayandığında kılıç kınını parçalar.
Sürü terse dönünce şapşal keçi öne geçer.
Esneyen lastiği önce kim bırakırsa ötekinin canı yanar.
Babaannem derdi ki; gönül tavına göre avlanır.
Babaannem derdi ki; kurt kocayınca kuzunun maskarası olurmuş.
Babaannem derdi ki; feda edemeyen veda eder.
Bedel ödemeden yapılan palan, ya yalan olur, ya talan ya falan filan.
Özlediği anılar olmasaydı insanın, yaşananlara da takadı kalmazdı.
Babaannem derdi ki; arkadaş bozuk paraya benzer, insanı yarı yolda bırakır.
Babaannem derdi ki; ekinler baş vermeden kör buzağı topallamazmış.
Masallar küçükleri uyutur, büyükleri uyandırır. Sonra da her sonu bir başa dayandırır.
Babaannem derdi ki; ya sırt üstü yatacaksın ya da kırk adım atacaksın.
Olanların ölenlerden, ölenlerin olanlardan farkı yok… Ölenler olanlardı; olanlar da ölümlü.
Eteğim eksikti, pabucum küçük. Ayaktayım ama gönlüm bölük pörçük.
Bir babaanne öğüdü der ki; yıkık duvara güvenme, üstüne uçar. El oğluna güvenme ağzına sıçar.
Babaannem derdi ki; yedi kat yabancının derdini çekersin. Kendi dalının kıymığı batar kızım.
Sen sen ol, hep gözümün önünde ol masumem. Çünkü nazlı duruş, endamında çiçek açar her dem.
Babaannem derdi ki; cumaya gitmeyen erkeğin parası, namaz kılmayan kadının yemeği yenmez.
Babaannem derdi ki; sancıyı damar bilir, ağrıyı yürek. Sine çeker, ayak yürür yaşamayı görev bilerek.
Su uyur, pişman uyumaz. Kırk pire pişmanın yatağında kırk cirit atar; kendisinden başkası duymaz.
İnsan kısadır oğlum ve bilmezden gelir kısalığını, bilseydi yarışmazdı yollarla, göğe evler yükseltmezdi.
Aç pazarlık etmez, tok pazarlık eder. Çünkü açın iğnesi midenin, tokun iğnesi gözün söküğünü diker.
Babaannem hep derdi; insanlar kendi işlediği günahları çuvala basar, senin küçücük yanlışını duvara asar, diye.
Babaannem derdi ki; alış da karar kızım, veriş de karar. Verdiğinin himmetini bilmeyene vermek neye yarar.
Babaannem derdi ki; sağlam düşman insanı tatlı sözlerle avlar. Tetikte ol kızım. Belalar da insanı tam tavında tavlar.
Babaannem derdi ki; seyrek git dostuna kalksın ayak üstüne, sık gidersen dostuna oturur kıçının üstüne.
Babaanne namazda yüksek sesle Allahuekber derse, bilirdim ki ocakta yemek vardı. Ve altı kapatılacaktı.
Babaannem der ki; parayı duyunca gözleri parlayan karıdan, karıyı duyunca gözleri parlayan adamdan korkun.
Babaannem birini özleyince; tek canın sağ olsun da, yel essin kokusu gelsin yeter, diyordu. Biz de özledik! Yel essin!
Babaannem derdi ki; gitmek isteyeni kırk düğüm halatla bağlasan, tutamazsın. Kalmak isteyene saç teli yeter.
Nakitle susturabileceğin cahili akitle susturamazsın. Akitle susturabilceğin bilgeyi, nakitle pusturamazsın.
Babaannem derdi ki; alçak uçan yüce konar kızım. Yüce uçan, alçak. Bulaşık bulaşmaz mı, takmazsan eğer kolçak?
Mümkün, verdiğin rızadır. Adamak kolay; ödemek ezadır. Razı olduklarını iyi tart kızım. Çiğ süt emmişin ettiği, kendine imzadır.
İki arada bir derede olurdu olmayacak olan ne varsa… Bin dereden su getirirdi insan iki araya girmemek için oysa.
Babaannem derdi ki; köre yüzünü, sağıra sözünü süsleme kızım yorulursun. Ancak gönlüyle göreni sırdaş bil, kardeş bil, yoldaş bil nolursun.
Kurnazın pabucunun topuğu yoktur. İzsiz sızdırır sızdıracağını; sessiz kızdırır kızdıracağını. Çok iyi bilir kimi pusturup, kimi azdıracağını.
Babaannem derdi ki; bazen bir tülbende sığan baş, koca bir dünyaya sığmazmış. Kader alacağını, verdiğinin gözlerinden afiyetle sağarmış.
Babaannem derdi ki; yürek acısını sadece yüreği olanlar, bir yürekte can bulanlar, yüreği kendinden gayrı bir yürek için vuranlar bilir.
Ayak yorgana, dil yorguna, akıl yaradana, gönül yar olana göre düstur bellermiş de; dizin yordurana, nazın kandırana, sızının yandırana sözü geçmezmiş.
İnsan özlemlerinde bir yayla çiçeğiyse kapının eşiği bile gurbettir. Gözler, ne zaman geleceği belirsiz arsız bir sağanak, gönü, her dem rutubettir.
Söz vermenin vebali yüktür. Günahı da, sevabı da büyüktür. Allah’tan gelen kazaya, kuldan gelen cezaya ihtimal bırak. Verdiği sözü tutmayanın defteri her zaman dürüktür.
Babaannem derdi ki; zor günler insana, görmediğini gördürür, bilmediğini bildirir. Dert ettiği küçük şeylerin ateşini söndürür ve eskisinden daha fazla düşündürür kızım.
Babaannem der ki; yeller, hafifleri götürür, ağırlar kalır. Seller, iyileri de kötüleri de alır. Yelin de hikmeti var, selin de kızım. İnsan neyin yel, neyin sel olduğunu yaşadıkça tanır.
Babaannem derdi ki; horozun öttüğünü duyarsan dua et, çünkü horoz rahmetin indiğini görürmüş. eşeğin anırdığını görürsen Allah’a sığın, eşek şeytanı gördüğü için anırırmış.
Kilitsiz ağız misafire de han, hırsıza da. Herkese verecek bir söz bulursun; söyleyecek lafın olur mu arsıza da? Sen yüzünde özünü görebildiklerini kuşan. Mutlu mu olur sanırsın otun bokun derdine koşan?
Elden ayaktan düşmeden ölmek önemli değil kızım. Gözden, gönülden düşmeden ölmeli. Başa yaş mı soruyorsun? Her zaman kopmaz ki inceldiği yerden. İnsan eteğindeki taşlarla da yaşamayı bilmeli.
Babaannem der ki; ekmek elden su gölden zamanlar en güzel yaşlarındır. Büyüdükçe taş kemirirsin. Duyun durusu senin, sözün bulanığı benim olsun. Sözü taşımak pek güçtür, bunu ancak büyüyünce bilirsin.
Canı- gönülden gelen, bırak yanında eğlensin. Sen tüm kötülüklere diş bileyen ve en güzeli dileyensin. Anlaştığına kenetlen. Varsın aynı göğü paylaşan karga da, kartal da layık olduğu dala pençelensin.
Babaannem derdi ki; derdine dert deme kızım. Derdin sana yaşamak için dermandır. Bilesin ki her dert dediğin senin dayanma gücünü sınayan fermandır. Dönersin, dolaşırsın, kendine gelirsin. Derdi olmayan kendine yabandır.
Babaannem derdi ki; hırsızı evine kadar kovalama candan olursun. Densizi dibine kadar sorgulama elden olursun. Bir düşman çok, bin dost azdır kızım. Yaş tahtanın kazası fenadır. Adımlarını ardını görerek at nolursun.
Babaannem der ki; yarini, yarenini iyi seç kızım. İtle yatan bitle kalkar. Gerekirse yalnızlıktan korkma. Sadece kendine tıngırdat yaşamın telini. Dostun postu eskimez de, ederinden fazla değer verdiğin, yüzünün astarını çabuk yırtar.
Babaannem derdi ki; sanırsın ki insan müşgül. Dürtülmeden uyanır mı hiç düldül? Uyanırsın kızım uyanırsın, değişir bütün teamül. Sabrı öğrenirsin, şükrü öğrenirsin, kanaati öğrenirsin. Şer dediğinde hayrı görmeyi öğrenirsin.
Yürüyüşünü görmediğin dosta güvenilmez. Her aralık kapıdan paldır küldür girilmez. Güzele, sadece güzel diye değer verilmez. Sonunu görmediğin yola gidilmez; sesini duymadığın yar sevilmez; huyunu bilmediğin ata binilmez; dibini görmediğin kuyuya inilmez; alım terinin günahına girilmez… Dünya üstüne gelirken, bir böcek gibi kuytulara sinilmez.
Babaannem derdi ki; bak kızım utanmayan yüzden, yağmur almayan güzden, kalp inciten sözden, fırıl fırıl dönen gözden; tütmeyen bacadan, iki yüzlü dosttan, merhametsiz kocadan, laf taşıyan komşudan; vermeden alan elden, dua bilmeyen dilden, şükür etmeyen kalpten sakınacaksın.
Güzel Sözler/link/button/#9C27B0Anlamlı Sözler/link/button/#00BCD4Aşk Sözleri/link/button/#FF9800Resimli Sözler/link/button/#FFC107Ünlü Sözleri/link/button/#FF5722Damar Sözler/link/button/#673AB7Kapak Sözler/link/button/#FF9800Komik Sözler/link/button/#E91E63
Değerli büyüklerimizden babaannelerimizin öğüt niteliğinde söylediği sözleri sizler için bu güzel sayfamızda hazırladık. Sayfadaki en güzel babaanne sözlerini istediğin gibi paylaş. Sende yorum yap ya da söz yolla.
BABAANNEM DERDİ Kİ SÖZLERİ
Babaannem derdi ki; insanlar kendi işlediği günahları çuvala basar, senin küçücük yanlışını duvara asar.
Asil azmaz, bal kokmaz. Babaanne Sözü
Sabır kemiğe dayandığında kılıç kınını parçalar.
Sürü terse dönünce şapşal keçi öne geçer.
Esneyen lastiği önce kim bırakırsa ötekinin canı yanar.
Babaannem derdi ki; gönül tavına göre avlanır.
Babaannem derdi ki; kurt kocayınca kuzunun maskarası olurmuş.
Babaannem derdi ki; feda edemeyen veda eder.
Bedel ödemeden yapılan palan, ya yalan olur, ya talan ya falan filan.
Özlediği anılar olmasaydı insanın, yaşananlara da takadı kalmazdı.
Babaannem derdi ki; arkadaş bozuk paraya benzer, insanı yarı yolda bırakır.
Babaannem derdi ki; ekinler baş vermeden kör buzağı topallamazmış.
Masallar küçükleri uyutur, büyükleri uyandırır. Sonra da her sonu bir başa dayandırır.
Babaannem derdi ki; ya sırt üstü yatacaksın ya da kırk adım atacaksın.
Olanların ölenlerden, ölenlerin olanlardan farkı yok… Ölenler olanlardı; olanlar da ölümlü.
Eteğim eksikti, pabucum küçük. Ayaktayım ama gönlüm bölük pörçük.
Bir babaanne öğüdü der ki; yıkık duvara güvenme, üstüne uçar. El oğluna güvenme ağzına sıçar.
Babaannem derdi ki; yedi kat yabancının derdini çekersin. Kendi dalının kıymığı batar kızım.
Sen sen ol, hep gözümün önünde ol masumem. Çünkü nazlı duruş, endamında çiçek açar her dem.
Babaannem derdi ki; cumaya gitmeyen erkeğin parası, namaz kılmayan kadının yemeği yenmez.
Babaannem derdi ki; sancıyı damar bilir, ağrıyı yürek. Sine çeker, ayak yürür yaşamayı görev bilerek.
Su uyur, pişman uyumaz. Kırk pire pişmanın yatağında kırk cirit atar; kendisinden başkası duymaz.
İnsan kısadır oğlum ve bilmezden gelir kısalığını, bilseydi yarışmazdı yollarla, göğe evler yükseltmezdi.
Aç pazarlık etmez, tok pazarlık eder. Çünkü açın iğnesi midenin, tokun iğnesi gözün söküğünü diker.
Babaannem hep derdi; insanlar kendi işlediği günahları çuvala basar, senin küçücük yanlışını duvara asar, diye.
Babaannem derdi ki; alış da karar kızım, veriş de karar. Verdiğinin himmetini bilmeyene vermek neye yarar.
Babaannem derdi ki; sağlam düşman insanı tatlı sözlerle avlar. Tetikte ol kızım. Belalar da insanı tam tavında tavlar.
Babaannem derdi ki; seyrek git dostuna kalksın ayak üstüne, sık gidersen dostuna oturur kıçının üstüne.
Babaanne namazda yüksek sesle Allahuekber derse, bilirdim ki ocakta yemek vardı. Ve altı kapatılacaktı.
Babaannem der ki; parayı duyunca gözleri parlayan karıdan, karıyı duyunca gözleri parlayan adamdan korkun.
Babaannem birini özleyince; tek canın sağ olsun da, yel essin kokusu gelsin yeter, diyordu. Biz de özledik! Yel essin!
Babaannem derdi ki; gitmek isteyeni kırk düğüm halatla bağlasan, tutamazsın. Kalmak isteyene saç teli yeter.
Nakitle susturabileceğin cahili akitle susturamazsın. Akitle susturabilceğin bilgeyi, nakitle pusturamazsın.
Babaannem derdi ki; alçak uçan yüce konar kızım. Yüce uçan, alçak. Bulaşık bulaşmaz mı, takmazsan eğer kolçak?
Mümkün, verdiğin rızadır. Adamak kolay; ödemek ezadır. Razı olduklarını iyi tart kızım. Çiğ süt emmişin ettiği, kendine imzadır.
İki arada bir derede olurdu olmayacak olan ne varsa… Bin dereden su getirirdi insan iki araya girmemek için oysa.
Babaannem derdi ki; köre yüzünü, sağıra sözünü süsleme kızım yorulursun. Ancak gönlüyle göreni sırdaş bil, kardeş bil, yoldaş bil nolursun.
Kurnazın pabucunun topuğu yoktur. İzsiz sızdırır sızdıracağını; sessiz kızdırır kızdıracağını. Çok iyi bilir kimi pusturup, kimi azdıracağını.
Babaannem derdi ki; bazen bir tülbende sığan baş, koca bir dünyaya sığmazmış. Kader alacağını, verdiğinin gözlerinden afiyetle sağarmış.
Babaannem derdi ki; yürek acısını sadece yüreği olanlar, bir yürekte can bulanlar, yüreği kendinden gayrı bir yürek için vuranlar bilir.
Ayak yorgana, dil yorguna, akıl yaradana, gönül yar olana göre düstur bellermiş de; dizin yordurana, nazın kandırana, sızının yandırana sözü geçmezmiş.
İnsan özlemlerinde bir yayla çiçeğiyse kapının eşiği bile gurbettir. Gözler, ne zaman geleceği belirsiz arsız bir sağanak, gönü, her dem rutubettir.
Söz vermenin vebali yüktür. Günahı da, sevabı da büyüktür. Allah’tan gelen kazaya, kuldan gelen cezaya ihtimal bırak. Verdiği sözü tutmayanın defteri her zaman dürüktür.
Babaannem derdi ki; zor günler insana, görmediğini gördürür, bilmediğini bildirir. Dert ettiği küçük şeylerin ateşini söndürür ve eskisinden daha fazla düşündürür kızım.
Babaannem der ki; yeller, hafifleri götürür, ağırlar kalır. Seller, iyileri de kötüleri de alır. Yelin de hikmeti var, selin de kızım. İnsan neyin yel, neyin sel olduğunu yaşadıkça tanır.
Babaannem derdi ki; horozun öttüğünü duyarsan dua et, çünkü horoz rahmetin indiğini görürmüş. eşeğin anırdığını görürsen Allah’a sığın, eşek şeytanı gördüğü için anırırmış.
Kilitsiz ağız misafire de han, hırsıza da. Herkese verecek bir söz bulursun; söyleyecek lafın olur mu arsıza da? Sen yüzünde özünü görebildiklerini kuşan. Mutlu mu olur sanırsın otun bokun derdine koşan?
Elden ayaktan düşmeden ölmek önemli değil kızım. Gözden, gönülden düşmeden ölmeli. Başa yaş mı soruyorsun? Her zaman kopmaz ki inceldiği yerden. İnsan eteğindeki taşlarla da yaşamayı bilmeli.
Babaannem der ki; ekmek elden su gölden zamanlar en güzel yaşlarındır. Büyüdükçe taş kemirirsin. Duyun durusu senin, sözün bulanığı benim olsun. Sözü taşımak pek güçtür, bunu ancak büyüyünce bilirsin.
Canı- gönülden gelen, bırak yanında eğlensin. Sen tüm kötülüklere diş bileyen ve en güzeli dileyensin. Anlaştığına kenetlen. Varsın aynı göğü paylaşan karga da, kartal da layık olduğu dala pençelensin.
Babaannem derdi ki; derdine dert deme kızım. Derdin sana yaşamak için dermandır. Bilesin ki her dert dediğin senin dayanma gücünü sınayan fermandır. Dönersin, dolaşırsın, kendine gelirsin. Derdi olmayan kendine yabandır.
Babaannem derdi ki; hırsızı evine kadar kovalama candan olursun. Densizi dibine kadar sorgulama elden olursun. Bir düşman çok, bin dost azdır kızım. Yaş tahtanın kazası fenadır. Adımlarını ardını görerek at nolursun.
Babaannem der ki; yarini, yarenini iyi seç kızım. İtle yatan bitle kalkar. Gerekirse yalnızlıktan korkma. Sadece kendine tıngırdat yaşamın telini. Dostun postu eskimez de, ederinden fazla değer verdiğin, yüzünün astarını çabuk yırtar.
Babaannem derdi ki; sanırsın ki insan müşgül. Dürtülmeden uyanır mı hiç düldül? Uyanırsın kızım uyanırsın, değişir bütün teamül. Sabrı öğrenirsin, şükrü öğrenirsin, kanaati öğrenirsin. Şer dediğinde hayrı görmeyi öğrenirsin.
Yürüyüşünü görmediğin dosta güvenilmez. Her aralık kapıdan paldır küldür girilmez. Güzele, sadece güzel diye değer verilmez. Sonunu görmediğin yola gidilmez; sesini duymadığın yar sevilmez; huyunu bilmediğin ata binilmez; dibini görmediğin kuyuya inilmez; alım terinin günahına girilmez… Dünya üstüne gelirken, bir böcek gibi kuytulara sinilmez.
Babaannem derdi ki; bak kızım utanmayan yüzden, yağmur almayan güzden, kalp inciten sözden, fırıl fırıl dönen gözden; tütmeyen bacadan, iki yüzlü dosttan, merhametsiz kocadan, laf taşıyan komşudan; vermeden alan elden, dua bilmeyen dilden, şükür etmeyen kalpten sakınacaksın.
Güzel Sözler/link/button/#9C27B0Anlamlı Sözler/link/button/#00BCD4Aşk Sözleri/link/button/#FF9800Resimli Sözler/link/button/#FFC107Ünlü Sözleri/link/button/#FF5722Damar Sözler/link/button/#673AB7Kapak Sözler/link/button/#FF9800Komik Sözler/link/button/#E91E63
Yorum Gönder
1) Yaptığınız yorumun, yazıyla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2) Yazım ve dil bilgisi kurallarına mümkün olduğunca dikkat ediniz.
3) Kullandığınız üslubun sizi yansıttığını unutmayınız.